skip to main | skip to sidebar
Fotoğrafım
fortunato
aslında..
Profilimin tamamını görüntüle

...
Çömlekçi söyle bana,
nasıl bulunur gizli bir liman,
insan kendinden bunca korkarsa
...


Mazi

  • ► 2012 (4)
    • ► Ekim (1)
    • ► Ağustos (1)
    • ► Temmuz (1)
    • ► Şubat (1)
  • ► 2011 (19)
    • ► Temmuz (4)
    • ► Haziran (2)
    • ► Mayıs (3)
    • ► Nisan (2)
    • ► Mart (3)
    • ► Şubat (2)
    • ► Ocak (3)
  • ▼ 2010 (13)
    • ► Aralık (3)
    • ► Kasım (1)
    • ▼ Ekim (2)
      • Moment when fear and dreams must collide...
      • Ne dediniz?
    • ► Eylül (1)
    • ► Temmuz (1)
    • ► Mayıs (1)
    • ► Nisan (1)
    • ► Şubat (1)
    • ► Ocak (2)
  • ► 2009 (17)
    • ► Aralık (1)
    • ► Kasım (3)
    • ► Eylül (1)
    • ► Ağustos (2)
    • ► Temmuz (7)
    • ► Haziran (2)
    • ► Nisan (1)

...
Yoksa bir an için bile olsa,
Senin kalbinin yanında
Olmak için mi yaratılmış?
...


Başka Dünyalar..

  • Yirmi İki Eylül

Siluetler

Mahzen

İnsanın başkasına söyledikleri, kendi duymak istedikleridir. Yazdıkları, okumak istedikleridir. Sevmesi, sevilmeyi istediği biçimdedir. (Tezer Özlü)

Ne dediniz?

11 Ekim 2010 Pazartesi

Anlamıyorsun, derdi. Bütün bu yazdıklarım uydurma. Aklımdan geçenleri yazmaya cesaret edemiyorum. Alışılmış kalıplar içinde bocalıyorum. Kalıbım yok benim: biçimsiz bir şeyim ben. Eriyip dağılıyorum yazarken. Olmuyor. Bana uzak gelen yaşantıları düzmece bir biçimde anlatmaya çabalıyorum.

Tutunamayanlar'dan

Tweet

Gönderen fortunato zaman: 10/11/2010 12:55:00 ÖÖ    

2 yorum:

ismail pelit dedi ki...

gerçek dediğimiz şey ne ola ki? her şeyin uydurulmuş bir şey olduğu gerçeğini hayatımızın içinde koyacak yer bulamayışımıza ne demeli? en temelde düşünüldüğünde bugün hayat dediğimiz şeyi yaşarken karşımıza çıkanların daha önceden bir insanın zihninde bir tasarım olduğunu unutuyoruz, güvensizlik böyle başlıyor, bitmiyor sonra.

uydurmalıyız, ama uydurduklarımızı inanılmayacak tuhaflıklar olarak değil, kendi gerçekliğimizin kanıtı olarak koymalıyız ortaya,

oğuz atay'ın romancılığına, hikayeciliğine laf söyleyenlerden biri onun uydurukçu olduğunu söylediğinde gülmüştüm, bir duvar ustasını "o mu? o bir duvar ustası!" diyerek aşağılamak, aşağılayanı küçük düşürecek bir tavır, ama bunu görmezler bile.

6 Ocak 2011 15:34  
fortunato dedi ki...

Kim neye dayanarak bunca anlatılamayan şeyi anlatabilmiş bir adama dil uzatıyorsa kendi habisliğindendir. Salt, hayatıma Olric'i soktuğu için bile Oğuz Atay'a müteşekkirim ben..

6 Ocak 2011 21:41  

Yorum Gönder

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa
Kaydol: Kayıt Yorumları (Atom)

Blog Design by Gisele Jaquenod

Work under CC License.

Creative Commons License