Ben beklerim, dedi, doğru yer ve zamanda ölene
kadar yaşamak gibi biraz, beklerim ben ve bundan da hiç gocunmam. Sonra
sustu, elinde her ne vardıysa çantasına koydu ve dosdoğru karşıya baktı.
Konuşmayacaktı, hala söyleyecekleri vardı ama konuşmayacaktı. İzlemeye devam
ettim, kimsenin fark edeceği yoktu, sessizlik beni bile germeye başlamışken
konuştu karşısındaki: Bunların hepsi hikaye, dedi, beş para etmez. Başı ve sonu
aynı cümlelerle kurulu filmlerde duyarsın, hiçbir şey değişmez.
Önümdeki
suyla dudaklarımı ıslattım. Genç adamın cevabı hiç hoşuma gitmemişti, kızsa
hiçbir şey söylenmemiş gibi bakmaya devam etti. O kadar uzun bir sessizlik oldu
ki izlediğim fark edilecek diye kımıldamaya dahi cesaret edemedim. Oysa sadece
görüş alanımın tam ortasındaydı masaları, gözümü ayırmadan bakmam dışında
hiçbir tuhaflık yoktu yaptığımda. Ve bunu düşünerek ben de onlara dahil
olmuştum işte, olanca tuhaflığın içinde normaldim ben de. Neden sonra, konuştu
genç adam. Belki, dedi, sadece olabildiği gibi oluyordur her şey, kendi yazdığımız
bir kitap değildir de oynadığımız bir piyestir. Bilmeden oynadığımız bir piyes
mesela ve hatta belki de, dedi bana dönerek ki o anki şaşkınlığımı
görmeliydiniz, benim rolümü bir başkası oynamalıydı şu anda ancak ben onun
adilce daha uygun olduğu bu rolü bilmeyerek ondan çalmış bile olabilirim. Yeniden
kıza döndüğünde, ikimiz de kızla göz göze geldik. Ben beklerim, dedi genç kız, doğru
yer ve zamanda ölene kadar yaşamak gibi biraz, beklerim ben ve bundan da hiç
gocunmam. Sonra sustu, elinde her ne vardıysa çantasına koydu ve
dosdoğru bana baktı. Söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki hangisinden
başlayacağımı bilemedim. Bekleme, dedim, çünkü ben olsam artık beklemezdim.
Where do i begin..
21 Ağustos 2012 Salı
Gönderen fortunato zaman: 8/21/2012 07:38:00 ÖS 0 yorum
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)