"Sen miydin o, yalnızlığım mıydı yoksa
Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
Dilimizde akşamdan kalma bir küfür"
Can Yücel
Anla, diyor. Gösteriyor. Hava aydınlanıyor yavaş yavaş, yataktan kalktığımı görüyorum, yine evden çıkıyorum düşünmeden. Şansını kaybetmeden, diyor, çünkü her şey için doğru bir zaman var. Öyle olması gerekiyormuş gibi, evden çıkacağım doğru zaman o olacakmış gibi.. çıkıyorum. Ve işte o gün, dönüyorum. Yine doğru zamanda biletimi alıyormuşçasına gazeteyi görüyor, okuyor, karar veriyorum. Düşünmeden, ne olacağı bilmeden yola çıkıyorum.
Merdivenleri hızlıca inerken hissettiğim soğuk kadar gerçek, birkaç adım sonraki rüzgar kadar acımasız bir iç çekişle tanışıyorum. Hayatımdaki her şey parçalanmış, diyorum, bazı parçalar kaybolmuş yada hiç var olmamış. Hava karanlık, yerler eriyen karla ıslak, gece sonsuz, gece.. Hafızamdan bazı anları seçip bir süre yalnızca onlar etrafında, içinde, uzağında yaşıyorum. Çünkü sen, diyor, devam etmiyor.
Anlıyorum, diyemiyorum. Anlasam da bilemiyorum. Doğru zaman hiç olmayacaksa düşüncesinden ne kadar kaçsam da defalarca tekrarlamaktan vazgeçmiyor. Öyle belli belirsiz dokunuyor ki hissetmiyor olmaktan korkuyorum. Her şey için doğru zaman vardır, bunu ben diyorum. Elimde gazete ve kahveyle merdivenleri çıkarken eski birkaç an bana eşlik ediyor. Yol karanlık, gece ilk defa bu kadar ağır gelmişti. Ben seçtim, diyorum, ben karar verdim buna. Yalnızca pişmanlık. Ve gece.. Ve yol, yine yol, bitmiyor.
0 yorum:
Yorum Gönder