Şu an hakkında yazdığım eski arkadaşımın bu yazıyı okuyacağını düşünmüyor olsam da hazır vakti gelmişken bahsetmeden edemeyeceğim. Hatta muhtemelen bu yazı ile genel blog konseptine de iyice uyum sağlıyor oluyorum ki buna pek de sevindiğimi söyleyemeyeceğim. Ama üzüldüğümü de söyleyemeyeceğime göre bi sorun yok demektir.
Her neyse, birine 'eski arkadaşım' demek oldukça buruk olabiliyor, bazen. Ve benim pek eski arkadaşım yoktur sevgili okur, arkadaşlarım ve yakın arkadaşlarım vardır genel olarak ama eskisi yoktur pek.Çünkü genelde insanlarla aramı iyi tutmaya gayret ederim, onları çok sevdiğimden yada onlara ihtiyacım olduğundan falan değil; tatsız anılarım olsun istemediğimden büyük ölçüde... Halihazırda pek çok sıradan yaşanmışlığı ve yaşanmamış bir sürü anıyı tekrar tekrar zihnimde yaşadığımdan ve içlerinde en çok iz bırakanlar nispeten hoş olmayanlar olduğundan, daha fazlasına ve hatta gerçeğine ihtiyacım yok.
Ve tüm bu açıklamanın üzerine, benim sevgili 'eski arkadaşım'dan zihnen uzaklaşmam da pek kolay olmadı, dememi bekliyorsunuz. Ki eğer beni az çok tanıyorsanız sahiden bunu dememi beklersiniz ve haklısınız da, ben de beklerdim. Her ne kadar önyargılı, karamsar ve kolay beğenmeyen biri olsam yada öyle gözüksem de, beni tanıyorsanız bunların yanında çok kolay değer veren ve önemseyen biri olduğumu da bilirsiniz. Ama hayır sevgili okur, bu defa açık açık diyebilirim ki O'na sadece o kısa süre içinde bana yaşattığı sıkıntı için kızgınım ve bundan böyle kendisiyle ne eskisi gibi konuşmak ne de görüşmek istiyorum.
Bak bu kadar da kolay oldu işte, sizi hayal kırıklığına uğratmak istemem ama ben pek de değişmedim aslında. E o zaman nasıl bu kadar kolay oldu? Çünkü ne kadar yakın olursa olsun, ister arkdaşlık ister başka bir ilişkide saygıdan öte bir şey yokmuş. Birine değer vermemeye başladığında gizlice ona saygı da duymamaya başlıyormuşsun. Birini yitirdiğinde, diğerini de eksiltiyormuşsun. Sonra da bu kadar kolay oluyormuş. Yada sadece bu durum için işler böyle gelişti.
Sevgili eski arkadaşım, seni bir zamanlar sahiden pek seviyordum ama şu an senle ilgili pek çok şeyi önemsemiyorum. Benimle konuştuğunda sana cevap vermeyecek kadar çocuk değilim, ama bunu pek de isteyerek yapmayacağımı itiraf edebilirim. Yaşadıklarımızı unutacak da, onları değersiz görecek de değilim, ama artık anlamı yok. Hakkında daha fazla yazmayı da düşünmüyorum.
Şöyle ki..
16 Kasım 2010 Salı
Gönderen fortunato zaman: 11/16/2010 12:29:00 ÖS
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 yorum:
benim de tam aksine eski arkadaşım çoktur. ama kime göre çok tabi. bi kaç tane işte. onun dışında çok yeni arkadaş edinemiyorum sanırım. onlar hep " en iyiler" olarak kalıyolar. öyle de kalırlar umarım hep.
senin durumuna gelince,böyle kolayca yazılabiliyo belki ama tamamen umursamama durumu biraz zaman alıyo.belki o zaman geçmiştir tabi sende bilemem.
blog başlığında yazan tezer özlü sözünü de,tezer özlü'nün kendisini de çok severim söylemeden edemedim :)
Sondan başlayayım:) Tezer ile ne zaman nasıl tanıştım tam olarak hatırlayamadım şimdi ama bir anda anlam kazanıverdi, sadece bazen sanki ben de onu arıyormuşum gibi geliyor, bilemiyorum.. Mevzu Tezer olunca çokça bilemiyorum.. :)
Bir elin parmaklarını geçmez eski arkadaşlarım, ama eski olmalarının sebebi öyle veya böyle kendilerinin benden uzaklaşmalarıdır diyebilirim. İşte bu defa biraz farklı. Ki öyle bir anda kesip attığımı iddia edemem elbette, yılları aylarla silebilir miyiz? Ha yine de kısa zamanda çok şey değerini kaybedince bahsetmesi daha kolay oluyor diyebilirim rahatlıkla..
öyleyse bana daha dicek pek de bişey kalmıyo sanırım :)
Bende de eski arkadaş kavramı bir değişik. Bazılarına karşı çok hoşgörülü olabiliyorum mesela, sırf "eski" olduğu için. Bir nevi rütbeli:p Ama aynı duyguları hissettiğim insanlar benim de tabi.
Eski ile 'uzun süreli' değil de önceleri yakın olup şimdi görüşmediğim arkadaşlarımı kastetmeyi yeğliyorum nedense.. O yüzden biri açıkça benimle görüşmek istemiyorsa yada daha da nadir olarak ben biri ile görüşmemeye gayret ediyorsam onlara karşı pek hoşgörülü olamıyorum. Böyle.. :)
Yorum Gönder