skip to main | skip to sidebar
Fotoğrafım
fortunato
aslında..
Profilimin tamamını görüntüle

...
Çömlekçi söyle bana,
nasıl bulunur gizli bir liman,
insan kendinden bunca korkarsa
...


Mazi

  • ► 2012 (4)
    • ► Ekim (1)
    • ► Ağustos (1)
    • ► Temmuz (1)
    • ► Şubat (1)
  • ► 2011 (19)
    • ► Temmuz (4)
    • ► Haziran (2)
    • ► Mayıs (3)
    • ► Nisan (2)
    • ► Mart (3)
    • ► Şubat (2)
    • ► Ocak (3)
  • ▼ 2010 (13)
    • ► Aralık (3)
    • ► Kasım (1)
    • ► Ekim (2)
    • ► Eylül (1)
    • ▼ Temmuz (1)
      • Diyorum ki..
    • ► Mayıs (1)
    • ► Nisan (1)
    • ► Şubat (1)
    • ► Ocak (2)
  • ► 2009 (17)
    • ► Aralık (1)
    • ► Kasım (3)
    • ► Eylül (1)
    • ► Ağustos (2)
    • ► Temmuz (7)
    • ► Haziran (2)
    • ► Nisan (1)

...
Yoksa bir an için bile olsa,
Senin kalbinin yanında
Olmak için mi yaratılmış?
...


Başka Dünyalar..

  • Yirmi İki Eylül

Siluetler

Mahzen

İnsanın başkasına söyledikleri, kendi duymak istedikleridir. Yazdıkları, okumak istedikleridir. Sevmesi, sevilmeyi istediği biçimdedir. (Tezer Özlü)

Diyorum ki..

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Şimdi sana diyorum ki, yavaşça kalk karşımdan, birkaç saniye bak yüzüme ayaktayken, sonra beni orada saatlerce arkandan bakacak halde bırak ve dön arkanı, git!

Hava kararsın sonra, masanın üzerinde sürekli değiştirilen bir bardak; sağ elim şakağımda, sol elim bardağı tutuyor. Renkler matlaşsın sonra, karanlıkla koyulaşan gölgeler inandıracak beni biliyorum, gittikçe buruklaşan bir şarkıdan başka hiçbir şey değil artık gece. Gelip geçenler, etraftaki masalarda oturan, konuşanlar, gidip gelen garsonlar bu sahnenin arka planında kalıyor artık; kimse konuşmuyor, rüzgarın kural tanımaz esintisi ve bardağı tutan sol elim hariç hiçbir şey kımıldamıyor. En son, gözlerimi yoldan ayırmadan kalkıyorum yerimden yavaşça ben de; sağ elim cebimde artık, solu bilmiyorum. Her şey hareketleniyor benimle birlikte, o koyu lacivertler, kırmızılar, turuncu ışıklar umutlanıyor birden ve tüm renkler kafamın içinde sesini yükseltmeye başlayan bir melodiyle sarıyor dört bir yanımı. Adımlarımı hızlandırıyorum, hızlandıkça bozulan dengemi denizden gelen o ferah esinti topluyor.

Şimdi şehre diyorum ki, usulca ayrılıyorum senden, birkaç saniyeliğine durup o kokunu içime çekiyorum ve sonra seni sahip olduğum herşeyle birlikte beni bekleyeceğin halde bırakıp uzunca bir süre dönmeyecekmişçesine gidiyorum,

hoşça kal!

Tweet

Gönderen fortunato zaman: 7/24/2010 12:38:00 ÖÖ 1 yorum    

Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa
Kaydol: Kayıtlar (Atom)

Blog Design by Gisele Jaquenod

Work under CC License.

Creative Commons License