Kadıköy soğuktur, yalnızdır sabahın erken saatlerinde. Yeni güne uyanmış insanlar telaşla rıhtıma koşarken, içinde yüzlerce insanla o tanıdık vapur iskeleye yanaşırken, birkaç dakikalık bir kahvaltıya zaman ayırabilecek olanlar ellerinde ‘ücretsiz’ gazeteleriyle çarşıya doğru ilerlerken, evet, yalnızdır. Çalışanlar, okuyanlar… Sabahları sadece zorunluluktan gelir insanlar, çoğu öylece geçip gider.
Neredeyse her sabah bu böyledir, fakat bunu kendisi de kabullenmiş olacak ki sabahları yaşamın karmaşasına kapılıp giden bu insanları öğleden sonra tüm kalbiyle karşılar, onlara içtenlikle gülümser güzeller güzeli Kadıköy.
Ve ben kendimi, Kadıköy’ün sokaklarında, yağmurla uyanan bir günün henüz aydınlanan göğüne bakarken buldum bu sabah. Ellerim ceplerimde; gözlük camlarımı ıslatan yağmur damlalarına inat yüzüm göğe dönükken aklımdaki sayamayacağım kadar çok düşüncenin arasında itinayla burada olma nedenimi aradıysam da bulamadım.
Bir semt, kendi kendine benim için bir gelecek hazırlamıştı adeta. Basit ya da sıradan bir semtten bahsetmediğimin farkındayım, ama hey, nihayetinde bahsi geçen şeyin bir şehir, hata bir ülke olması hiçbir fark yaratmaz; bu tamamen sıra dışı bir durum.
...
Yağmurla Uyanan...
8 Temmuz 2009 Çarşamba
Gönderen fortunato zaman: 7/08/2009 01:09:00 ÖÖ
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder